Küçük burjuva, sermayesi olduğu ve sınıf atlama özlemi
çektiği için burjuvaziye ve burjuvazi tarafından evirilerek proleter olacağı endişesiyle
proletaryaya yakındır. Fakat sahibi olduğu üretim aracını sömürmek için
kullanmadığı için burjuva ve ürettiği artı değer cebine girdiği için de proleter
değildir. Burjuvazi ve proletarya arasında bir sınıftır. Proleter gibi yaşarken
burjuvazi gibi düşünmeye yatkındır. Yapısı ve yaşam tarzı arasındaki uyumsuzluk
ile çelişkili bir sınıftır. Küçük burjuvazinin zihin sınırlarını aşamayan
herkes yaşamını çelişkiler üzerine kurmuştur.
Burjuva ideolojisinin, özel yaşam alanının dokunulmazlığı
üzerine geliştirdiği özgürlük anlayışı, küçük burjuvayı kendi tarafına çeken bir
hiledir. Gerçek olan, burjuvazinin, emeğiyle geçinenlere özel yaşam diye bir şey bırakmamış
olmasıdır. Mücadele etmek isteyen fakat kendini bu özgürlük anlayışından
kurtaramayan küçük burjuva, kolektif olarak kendini gerçekleştirmesini bireysel
özgürlüğünü kaybetmesi olarak algılar.
Devrimci mücadelede, kitlelerin başarısının karşısına bireyin
başarısını çıkarmak, küçük burjuva devrimciliğinin özelliklerindendir.
Kolektifin başarısı onu tatmin etmez. Bu bağlamda, küçük burjuva devrimciliği
birleştirici değil yıkıcıdır. Kitlelerin mücadelesine güvenmez ve programlı bir
mücadele yerine sansasyonel eylemlerle burjuvazinin yıkılacağını zanneder.
Vurduğu zaman kitlelerin peşinden geleceğini zanneder. Tüketim odaklı bilginin
üzerinden düşünerek eyleme geçer ve onun için sosyalizm rekabet içerisinde satılabilir
bir ürün haline gelir. Eleştiri ve özeleştiriyi ilerleme aracı olarak
kullanmadığı için teorik olarak gelişemez ve kendine önder kültleri yaratır. Kitlelerin
gücünü küçümserken militaristleşir. Mücadeleye kendi sınıf kültürünü empoze
etmeye çalışır ve demokratik merkeziyetçiliği esas almaz. Yalnız
unutulmamalıdır ki bir sınıfın ideolojisine sahip olmak için o sınıfın üyesi
olmak gerekmez. Kendi sınıfının tahlilini yapan küçük burjuva, büyük olasılıkla proletaryanın safında devrimcileşecektir.