Kargalar, korkuluktan korkmayan kuşlardır.
Giderler de, alay eder gibi korkuluğun tepesine konarlar.
Nâzım Hikmet Ran
YAZOFREN KİMDİR?
Adım Taylan ve bilgisayar mühendisiyim. Gençliğimin büyük bir bölümünde "marksizmi" tam olarak kavrayamadım. Bu süreç, siyasal anlamda içerisinde olduğum, eylemlerle dolu olan, aktif-pratik bir süreçti. Marksizm durağan bir doktrin değil, kanunlarını korurken gelişen, her şeye dair olan bir bilimdir. Yani nesnel koşulların somut tahlilini fırsat buldukça güncellemek zorunda olan (uzun bir iyileşme sürecindeyken, teori dışında aktif-pratik eylem kısıtım olduğunu ve bunun bahane olarak algılanmasının beni oldukça rahatsız ettiğini vurgulamalıyım) ve Marx'ın deyimiyle: "Kitapları yalayıp yutmaya mahkûm bir makineyim ben. Kişiliğimle çelişenle uzlaşamaz ve keser atarım. Yine Marx'ın dediği gibi "Bilim, bencil bir zevk olmamalıdır." diyorum ve ön yargılara ödün vermeden bilimsel olan eleştirilere açık olduğumu bildiriyorum. Ben de Marx gibi Dante'nin İlahi Komedya'sındaki "Sen bildiğin yolda yürü ve bırak ne derlerse desinler." öğüdünü benimsiyorum. Bipolar ve DEHB hastası bir marksistim. Bipolar olduğum için DEHB desteği alamıyorum ve bu durum yaşamımı zorlaştırıyor ama birey olarak mücadele etmeye çalışıyorum. Açıkçası, bu durum beni her türlü bilimsel olmayan hizipten korurken, bilimin önüne konulabilecek her türlü engeli kaldırabilmeme de olanak tanıyor. Topluma ulaşabildiğim kadar, kitle bağlarımın yeterliliği ölçüsünde topluma toplumu anlatarak, toplumu bir "sınıf olarak" örgütleyebilmemin önüne de geçemiyor. Gerçek, devrimcidir. Gerçeği, ancak bilim aracılığıyla ifade edebilirsiniz. Bilim insanı, topluma anlatabilme ölçüsünün kavratabildiği kadar bilim insanıdır. Kapitalizm (sınıflı toplum) hasta eder. Herkese, ancak her konuda gerçeğin bilinmesi ile tam olarak gerçekleşebilecek bir "akıl sağlığı" diliyorum. Hoşça kalın, dostça kalın.