Advertisement

YURTTA SOSYALİZM, CİHANDA KOMÜNİZM!

SOSYALİZMİN ALFABESİ (ÖNERİ)

Eski bir kitap olması sebebiyle teorik olarak günümüzle "yaklaşık 2/10 uyumsuzluk içeriyor" diyebiliyorum. Kitabın gerçekçiliğine ve akılcılığına diyecek sözüm yok. Kitap, içeriğindeki çözümlemeler sebebiyle devrimci mücadeleye yeni katılan bireylere sıkça önerilen bir kitaptır. Her yeni günün dünyasından anımsattıkları ise sizi oldukça şaşırtabilir. Kitabı okuduktan sonra "sosyalizmi ve kapitalizmi çözdüm" diyerek diğer kaynakları görmezden gelmemenizi öneririm. Kitabı PDF formatında paylaştım, okurken eğlenceli zamanlar dilerim.



KİTABIN AKLA GETİRDİKLERİ


- Sınıflı toplumda, işverenin işyerini keyfince daha kârlı bölgelere taşıyarak işçilerin yaşamını anında tepetaklak etme özgürlüğü vardır. Yoksulluk ve özgürlük ise birlikte var olamayacak şeylerdir. Ulaşım hakkı vb. çoğu hakkı paran olmadan kullanamazsın. Yoksullar özgür değildir.

- Kapitalist devlet şirkettir, parasını veren satın alır.

- Bulunduğu yurdu tam olarak açık pazar durumuna getirdikten sonra diğer yurtlarda savaş çıkarır ki elinde kalan malları da satabilsin. Dahası çöpündeki erzağı toplayan yoksulu hırsızlıkla yaftalarken başka ülkelerdeki malları da kasıtlı imha ediyor ki yine kendi malını satabilsin.

- Kâr beklentileri olmadığı zaman ne yurt ne de toplumsal barış endişeleri var. Sözde düşmanları bile ateşkes ilan ediyor, çarkları dönmüyor. Burjuvazi titriyor ama kendine gelemiyor.

- Sınıfsız küresel toplumda "emek diyalektiğine bağlı" nesneleşmiş özne ve özneleşmiş nesne diyalektiğine bağlı nesne ve özne senkronizasyonunu yeni bakış ile düşünebilir misin? Doğanın "özgürce" akışı, buradan, bu sorunun cevabı olarak, ileride, komünist toplumda açıkça görünüyor.

- Sosyalizm inşa sürecinde, nitelikli ve niteliksiz çalışan herkes aynı geliri elde etmez ama her türlü nitelik için fırsat eşitliği vardır. Üretim araçları satılmadığı için kazanmadan gelir elde edilemez. Sosyalizmde ve komünizmde ise meta yoktur, teknokrat toplum "payca" eşittir. Proletarya kendinde sınıf olarak birleşerek ve kendisi için sınıf olup siyasallaşarak, üretim araçları sahipliğinin ortadan kaldırılması gereken "çelişkili sınıfsal karakteri" yerine toplumsal karakterini sınıfsız olarak getirecektir. Böylece, kapitalizm içinde "gelişen" sosyalizmde çalışmayı seven herkese yeteneğine göre ve becerdiğince bölüşüm sağlanacaktır. Çalışmayı seven sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz dünya bolluk toplumu komünizmde ise yine herkese yeteneğine göre ve gereksindiğince bölüşüm sağlanacaktır.

- Kapitalizmde temel hak ve özgürlükleriniz anayasal olarak tanımlanabilse de sınıfınıza göre devlet organı tarafından engellenebiliyor. Kazandığınız çoğu hak ve özgürlüğü paranız olmadan kullanamıyorsunuz. Sosyalizm özgürlükten pay almak, komünizm ise özgürlüğü gerçekleştirmektir.

- Sosyalizmde-komünizmde kendini marksizmle yöneten toplum, artan üretim ile kapitalizmdeki gibi rekabet savaşına değil, dayanışma ile herkesin eşit konforlu yaşamının yükselişine neden olur. Kapitalizmden devralınan ilk sürece alışmak zor olsa da yeni doğanlar sürece kolay alışır.

- Kapitalizm küreselleşti, yalnız burjuvanın gerekli hammadde kaynaklarına sahip olması için değil, meta fazlası ihraç edecek ücretli kölelerin bulunduğu sömürgeler yaratmak ve aşırı sermaye birikimi fazlasını yatırıma çevirmek için finans oligarşisi tekelinde emperyalizme dönüştü.

- Serbest rekabet hakkı mı? Emperyalizmde bu bir yalan. Finans oligarşisi birlikte hareket etmenin daha kârlı olduğunu çoktan keşfetti, rekabet onun için kendi arasında bir oyun, bitene dek kâr edecek ve altındaki tekeller krizsiz zamanlarda kâr ederken kriz olduğunda zarar edecek.

- Kapitalizm asalakların saltanatıdır ama dahası kapitalizmde sana "emeğinin karşılığı olarak X kadar çalışma süresi ücreti" ödendiği söylenir; ödenen ile üretilen arasındaki fark burjuvanın cebinde birikirken, yanında X kadar sürede X+Y kadar iş de yaptırılır.

- Burjuva kâr için emekçiye düşük ücret vermek zorunda ama yine kâr için emekçiye yüksek ücret vererek ürün aldırmak zorunda. Piyasa için kitlesel üretim var ama kitlesel satış için alım gücü yok. Bu çelişki çözülür mü? Burjuva "emekçileri birbirleriyle savaştırarak çözerim" diyor. Komünistlere "biz din için savaşıyoruz, siz özgürlük için savaşıyorsunuz" diyorlar. Bu "din tutsak eder" demektir. İnanç tutsak eder. Sınıf savaşı dışında herhangi bir savaşı ve bu savaş uğrunda silah tüccarlığını kim destekliyorsa uşaktır. En iyi asker ise "barıştıran" askerdir.

- Faşizm nerede? "Burjuvazinin çarkını döndüren, emekçinin kaosunu sürdüren" kâr hırsıdır. Kâr hırsıyla en düşüğe alıp en yükseğe satan burjuva, gideri azaltmak ister; emeğin payını azaltıp vermemek için bir grup (polis-asker) emekçiye ayrıcalık tanıyarak toplumun karşısına diker.

- Paralı askerler ve gerici ortaklarla satılık şirket olan devlet, silah satışından pay alıp, kendi yarattığı ekonomik kaostan çıkışı da savaş ile istihdamda sanıyorsa, sermaye için yakıt, ilaç vb. satıyorken "savaş bitsin" ister mi? Evet asker ölüyor. Çünkü kapitalizm terörizmdir.

- Üretim araçlarının özel mülkiyeti, mülk sahibi sınıfa, aylak yaşamın yanında, "emekçinin nasıl yaşayacağını belirleme yetkisi" sundu mu? Yani devlet mülk sahibinin midir, toplumun mu? Toplum, seçimde, mülk sahibinin "baskı aracının sözde direktörünü" seçmek dışında ne yapmalıdır? Emek cephesinin gücü görülür ölçüde büyük. Burjuvazi, ilerideki çıkarları için devleti toplum yararına harekete geçirerek geri adım atabilir.

- Kapitalist, önceden beri servetin tek elde yoğunlaşırken, büyük girişimler dışında girişimlerin yok olması, rekabetin sınırlanması, sürekli "teknik gelişim" ve ekonomik döngünün "devresel" tekrarının sabit sermayenin önemini artırması ile sınıflı toplumun hızla çöktüğünü biliyor.

- Kendimize baskı yapan devlet aygıtını kimin kullanacağını seçmek dışında seçeneklerimiz olmalıdır.

- Kapitalizm burjuvayı, kamusal çıkarı tanımadığı oranda güçlendirir. Özel çıkarla kamusal çıkarın kaçınılmaz olarak çatışacağı yalanı, burjuvanın temel önermesidir. Sınıflı toplum üretimi, herkesin ihtiyacını karşılamak yerine, azınlığın kâr hırsına dayandırdığı için akıl dışıdır.

- Tüketen topluma doğa talanı, israf ve dolayısıyla ekolojik yıkımı özetleyelim: İnsan doğaya uyumluyken piyasa için değil, ihtiyacını karşılamak için üretirdi; kapitalizmde (sınıflı toplumda) ihtiyaç karşılamak için değil, değişim değeri yaratmak ya da satmak için üretim yapılır.

- Dünyanın canına okuyup "kıyamet senaryosu" yazıyorlar.

- Bir avuç asalak, aralarındaki "piyasa yarışında kâr hırsı sebebiyle" kriz, savaş ve doğa talanıyla gezegeni yıkıma sürüklüyor. Kıyamet ise her şeyi "kader, şükür, ahiret ve tevekkül" denkleminde yaratılış masalına bağlayarak kimilerinin şizofrenik algısı sebebiyle, kafalarının içinde kopuyor.

- Şükür sınıflı toplumun harcını oluştururken, burjuvazi de varlığını ona bağıl "sürekli toplumsal değişimle" koruyor.

- Kapitalist toplum "varlık içinde yokluk" örgütlenmesidir.

- Maddi koşullara bağıl bilincin yetkinliği, insanı-toplumu konjonktürde en etkin konuma getirdi. Meta yaratımından tekelleşme süreci kontrol altına alınana kadar süreç, bilinçsiz ve kaotik de işlese, köleciliği, feodalizmi ve kapitalizmi maddi koşullara bağıl insan-toplum yarattı.

- Emekçinin örgütlü siyasi gücünün finans oligarşisini devirme olasılığı arttı; küreselleşen devletlerin yurtlarda bağımsızlık mücadelesinin kolaylık olasılığı azaldı ama kapitalizme, küreselleşerek tekelleşen emperyalizme, insan odaklı faşizme karşı, yurtseverlerin kominterni var olabilir.

- İlişkiler karmaşıklaştıkça krizler ve dolayısıyla savaş olasılığı artar; burjuvazi için savaş bir iştir. Gerici burjuvazi öncelikle ticari ilişkileri vb. karmaşıklaştırdığı için bağımsızlık mücadelesine karşı yurdu "kolonilere ayırmak ya da monarşi ve otokrasiyle yönetmek" ister.

- Gerici burjuvazi, devletleri kullanarak ticari ilişkileri vb. o kadar karmaşıklaştırdı ki yurtlar açısından kriz ve savaş olasılıkları arttıkça bağımsızlık mücadelelerinin kolaylık olasılığı da azaldı. Küreselleşen devletlerin yurtlardaki topluma yaptığı baskıyla faşizm yükseldi.

- Emeğinin karşılığında parayla çalışan herkes dolandırılıyor. Ayrıca para varsa kolay para da vardır ve bu ek hukuksuzluktur. Maaşını aldığında minnet etme, o hakkının kırıntısı. Bir birey veya kurum karşılıksız para veya hediye verdiğinde de minnet etme, kimse seni satın almıyor.

- Kâr hırsı huzursuzlaştırır.

- Parayı insan yarattı.