Advertisement

YURTTA SOSYALİZM, CİHANDA KOMÜNİZM!

RADİKAL

 


Terimin yeni sayılan 100 yıllık tarihiyle Batı'dan yayıldığı politik aktivizm, Fransız Devrimi'nden Ekim Devrimi'ne ve ardından devrimlere uzanan süreçte, devrim tarihindeki en büyük kırılmadır. Politik aktivistliğin "özgürlükçü sosyalizm" ile yükselmesi de rastlantı değildir. Bireyin boş zamanlarında eylem yapmasını planlayan, öncü partiyi, hiyerarşide yer almayı, merkezi kararlara uymayı reddeden, grupların özerkliğini savunan toplumsal hareketlerin teorisyenleri, aktivizmi pratiğe geçirdiler. Aktivizm ve devrimcilik birbirine karıştırılıyor. Bu sebeple siyasetsizlik ile sözel muhalefet ve geri adım atmak devrimcilik sanılıyor. Devrimcilik, militandan söz ustasına doğru bir gerileme yaşıyor. Bu durumda bireyler küresel özgürlük için verilen kolektif mücadeleye katılmıyor. Çünkü aktivizm, politik dönüşümü reddediyor. Postmodernizm yazımda belirttiğim gibi "Devrimciler iktidarı ele geçirmek için mücadele ederken, post-modernler (aktivistler vb.) 'haz' almak için mücadele etmektedir." Aynı zamanda post-modern aktivistler eylemlerini neden yaptıklarını da unuturlar. Aktivizmdeki birbirinden bağımsız, belirli bir ezilen grubun durumunu reformlarla iyileştirecek mücadele, diğer bir ezilen grubun durumunu görmez. Devrimcilik ise aktivizmin aksine politikleştirdiği bireylerin radikal eylemleriyle gerçekleşir. Sorunun sonucuyla ilgilenen aktivizmdekinden farklı olarak sorunun kökeniyle ilgilenen devrimcilik tüm ezilenlerin mücadelelerini birleştirir. Devrimcilik, ekonomi-politik sistemi değiştirmeye adaydır. Aktivizm ise herhangi bir sorun konusunda mücadele eden bireylerin eylemidir. Yalnızca tepki göstermek ya da dikkat çekmek için eylem yapan aktivistler reformculukla, uzlaşma çağrılarıyla vb. stratejik girişimlerde bulunabilir. Devrimcilik ise sonuçta bir ayaklanmaya hazırlanır. Yani yalnızca protesto eden apolitik aktivizmle, politik kolektif kurtuluşu örgütleyen devrimcilik arasında bir çatışma vardır. Anti-kapitalistler, feministler, ekolojistler, hayvanseverler, nükleer savaş karşıtları, insan hakları savunucuları, anarko-sendikalistler vb. olarak aktivistler çoğu zaman devrimcilik yasadışılığı vurguladığı için saf değiştirmişlerdir. Ama aktivizmleri kolektif mücadelede birleştirecek devrimci bir çıkış bulunabilir. Toplumun örgütlenme ihtiyacına yanıt olmak, kendiliğindenci bilinçlerini politik bolşevik devrimci bilince çevirmek mümkündür. Çünkü zaman, güvenli konfor alanlarımızdan çıkma ve sınıf mücadelesine girip halkla kitle bağı kurmanın zamanıdır. İşte bu yüzden aktivist değil; devrimciyiz!